Abbasiler Arap mi ?

Selin

New member
Abbâsîler Arap mı?

Gelin biraz tarihsel bir soru üzerinde duralım: Abbâsîler Arap mı? Belki de ilk bakışta, bu soruyu sormak bile garip gelebilir. Sonuçta, Abbâsîler İslam’ın altın çağında çok güçlü bir imparatorluk kurmuşlardı ve çoğu insan, Abbâsîlerin Arap olduğunu varsayar. Ancak, bu soruyu biraz daha derinlemesine irdelediğimizde, karşımıza bazı ilginç sorular ve tartışmalar çıkıyor. Bunu biraz daha geniş bir perspektiften ele alalım.

Benim kişisel gözlemlerime göre, tarihi figürler ve kavramlarla ilgili bazen ilk elde ettiğimiz bilgiler, zamanla daha da karmaşık hale gelir. Herkesin bildiği ve kabul ettiği bir gerçeği sorgulamak, başlangıçta zor olabilir. Ancak tarihsel incelemeler, bazen yüzeyin altındaki çok daha derin ve ilginç detayları ortaya çıkarabiliyor. Abbâsîler’in Arap olup olmadığını sorgulamak da işte bu tür bir keşif süreci.

Abbâsîlerin Kökeni ve Etnik Kimliği

Abbâsîler, Emevi yönetiminin sonrasında 750 yılında iktidara gelmiş, 1258’e kadar devam etmiş olan bir halifelik hanedanıdır. İlk bakışta, Abbâsîler, Araplar arasında yer alan bir yönetim ailesi olarak kabul edilir. Ancak, bu tanım biraz yanıltıcı olabilir. Abbâsîlerin kökeni, doğrudan Arap toplumuna dayanmaz. Aksine, Abbâsî ailesi, Horasan bölgesinde yaşayan, özellikle Pers ve Türk kökenli olan insanlardan türemektedir. Kurucuları, Ebu Müslim Horasani ve Abbas ibn Abd al-Muttalib, Arap soyundan gelenlerdi, ancak Abbâsîlerin toplum yapısı ve kültürel bağlamı oldukça farklıydı.

Abbâsîlerin Arap olmayan kökenlerinin başlangıç noktasını belirlemek, daha derinlemesine bir analiz gerektirir. Abbâsîlerin Arap kimliğiyle doğrudan bir bağlantısı olmamış olsa da, İslam’ın egemen olduğu dönemde Araplar, hâlâ güçlü bir kültürel ve siyasi yapıdaydılar. Abbâsîler, Arapların egemenliğini devralan bu hanedanlık, daha çok Arap-İslamî bir kimlik ile tanınan bir yapı oluşturdu.

Abbâsîler’in Yönetim Stratejisi ve Arap Kimliği

Abbâsîler, yönetimsel olarak Arap kimliğine dayalı bir hegemonya kurmaktan çok, İslam'ın evrensel kimliğini yüceltmeye odaklandılar. Bu, önemli bir farktır. Abbâsîler, Arap milliyetçiliğini savunmamış, aksine İslam'ın bütünlüğünü ön planda tutmuşlardır. Emeviler ise Arap milliyetçiliğine daha yakın bir yönetim anlayışı benimsemişlerdi. Emevi yönetiminde, Araplar üstün bir ırk olarak kabul edilirken, Abbâsîler bu ırkçılığa karşı çıkarak, Arap olmayan Müslümanları da kucaklamış ve toplumda daha eşit bir yapı kurmuşlardır.

Abbâsîler, Arap olmayan Müslümanları yani mevalileri, önemli pozisyonlara getirmiş, yönetime dâhil etmişlerdir. Örneğin, Persler ve Türkler gibi farklı etnik grupların, Abbâsî yönetiminde önemli yerlerde olması, Arap kimliğinin bu dönemde pek de baskın olmadığına işaret eder. Bunun en net örneklerinden biri de, Mevali Politikası ile ortaya çıkmıştır. Mevaliler, Arap olmayan Müslümanlar olarak, Abbâsîler döneminde toplumun farklı alanlarında yer edinmişlerdir. Emeviler’in Arap olmayanlara karşı duyduğu etnik ayrımcılık, Abbâsîler döneminde büyük ölçüde kırılmıştır.

Kadınların Perspektifi: Etnik Kimlik ve Sosyal Yapı

Kadınlar açısından bakıldığında, Abbâsîlerin etnik kimliği ile ilgili olan bu tartışma, genellikle toplumsal yapıyı ve kültürel etkileşimleri anlamada önemli bir yer tutar. Zira, Arap olmayan halkların toplumda daha fazla hakka sahip olması, özellikle kadınların durumunu önemli ölçüde etkilemiştir. Bu değişim, yalnızca siyasi yapının dönüşümüyle ilgili değil, aynı zamanda günlük yaşamda, aile içindeki dinamiklerde ve toplumdaki sosyal sınıf farklılıklarında da gözlemlenebilir.

Kadınlar açısından, Abbâsîler’in yönetim anlayışının daha daha kapsayıcı ve çok kültürlü bir toplum yapısına doğru evrildiği görülür. Arap olmayan kadınlar toplumda daha fazla söz sahibi olabilmiş, yönetimdeki etkileri de artmıştır. Bu sosyal yapı, toplumsal cinsiyet rollerinin evrimine dair ilginç bir perspektif sunar. Farklı etnik kökenlerden gelen kadınların, Abbâsîler döneminde daha özgür bir yaşam sürdükleri söylenebilir.

Erkeklerin Perspektifi: Stratejik Bir Yönetim Değişikliği

Erkekler ise, Abbâsîlerin yönetim değişikliğini daha çok stratejik bir karar olarak görebilirler. Abbâsîler, Emeviler’in etnik ayrımcı tutumlarına karşı çıkarak, İslam’ın evrensel kimliğine dayalı bir yönetim anlayışı benimsemişlerdir. Bu stratejik bir hamleydi, çünkü Abbâsîler, etnik ayrımcılıktan ziyade, bütün İslam topluluğunu kendilerine bağlamayı amaçlamışlardır. Abbâsîler, yönetimdeki Arap egemenliğini değil, daha çok İslam’ın evrenselliğini benimseyerek, Arap olmayan halkları da iktidar yapısına entegre etmişlerdir. Bu, aynı zamanda Abbâsîlerin sosyal yapısının da güçlenmesini sağlamıştır.

Sonuç: Abbâsîler Gerçekten Arap mı?

Abbâsîler, tarihsel olarak bakıldığında, Araplardan ziyade, İslam’ın evrensel kimliğine dayanan bir yönetim anlayışını benimsemişlerdir. Abbâsîler’in kökeni, Horasan’a dayanmaktadır ve Arap olmayan birçok etnik köken, Abbâsîler’in toplum yapısına dahil edilmiştir. Emeviler’in aksine, Abbâsîler, Arap milliyetçiliğini değil, İslam’ın birleştirici gücünü savunmuşlardır. Bu nedenle, Abbâsîler’in Arap kimliği üzerinde yapılan tartışmalar, sadece tarihsel değil, kültürel bir dönüşümün de izlerini taşır.

Peki, Abbâsîlerin bu yönelimi, günümüz toplumlarında nasıl bir etki yaratmıştır? İslam’ın çok kültürlü yapısı, modern toplumlarda nasıl şekilleniyor? Bu konuda daha fazla ne öğrenebiliriz?